Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), istemsiz takıntılı düşünceler ve bu takıntıları ortadan kaldırmak için belirli eylemler olan bir bozukluktur. Obsesyonlar, kaygı, tiksinti veya rahatsızlık yaratan istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Bazı yaygın takıntılar arasında kirlenme korkusu, simetri takıntısı, küfürlü konuşma korkusu, eşcinsel olup olmama takıntısı, başkalarına veya kendine zarar verme korkusu yer alır. Kompulsiyonlar, kaygıdan kurtulmak için obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan tekrarlanan eylemler veya rutinlerdir. 

  • Yaygın görülen kompulsiyonlar:
    • El yıkama,
    • Temizlik yapma,
    • Düzenleme yapma,
    • Tetikleyicilerden kaçınma,
    • İstifleme,
    • Güvence arama,
    • Dua etme,
    • Kontrol etme
    • Sayı sayma

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) olan bazı kişiler yalnızca zihinsel kompulsiyonlar yapar. Yani görünür bir eylem yoktur. Hasta kompulsiyonlarının anlamsız olduğunun farkındadır. Ancak yine de obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için bu eylemleri yaparlar.

Sıklığı ve Nedenleri

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) olan birçok yetişkin, sıklıkla günde en az bir saat süreyle kompulsif eylemler yapar. Başlangıçta obsesyonlarda kaynaklanan sıkıntıda anlık olarak rahatlama sağlar. Ancak anlık rahatlamayı takiben obsesyonlar daha da şiddetlenir. Sonuçta kişinin yaşam kalitesi ve işlevselliği bozulur.

ABD’de üç milyondan fazla OKB\\\’den mustarip kişi vardır. Yaklaşık 40 yetişkinden 1\\\’inde ve 100 çocuktan 1\\\’inde OKB vardır. Ortalama başlangıç yaşı 25\\\’ten küçüktür. Belirtilerin ortaya çıkması 35 yaşından sonra sık değildir. Hastaların yaklaşık %50\\\’si 20 yaşından önce belirtiler nedeniyle günlük yaşamda zorluk yaşar. Ayrıca OKB bütün dünyada görülür. Erkek ve kadında eşit derecede bulunan bir hastalıktır.

OKB nedeni bilinmemektedir. Bazı genetik bileşenler vardır. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalanma, çift yumurta ikizlerine göre daha yüksektir. Risk faktörleri arasında çocuk istismarı veya diğer stres yaratan olaylar, bazı enfeksiyonlar  (streptokok enfeksiyonları) vardır.

Teşhis, belirtilere dayanmaktadır ve diğer tıbbi nedenlerin dışlanması gerekir. Yale-Brown Obsesif-Kompulsif Ölçeği (Y-BOCS) gibi derecelendirme ölçekleri ile de değerlendirme yapılır. Benzer semptomları olan diğer bozukluklar arasında:

  • yaygın anksiyete bozukluğu ,
  • majör depresif bozukluk ,
  • yeme bozuklukları ,
  • tik bozuklukları ve
  • obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu
  • OKB aynı zamanda intihar eğiliminde artışla da ilişkilidir.

 

Belirti ve Bulgular

OKB çok çeşitli semptomlarla ortaya çıkabilir. Belirli semptom grupları genellikle bir arada ortaya çıkar. Bu gruplar bazen temeldeki bir süreci yansıtabilir. OKB için Yale-Brown Obsesif Kompulsif Ölçeği (Y-BOCS) standart değerlendirme aracıdır. Dört faktörlü gruplandırma yapısı vardır:

  • Simetri faktörü: Sıralama, sayma ve simetriyle ilgili takıntıların yanı sıra tekrarlayan kompulsiyonlarla da yüksek düzeyde ilişkilidir.
  • Yasak düşünceler faktörü: Şiddet içeren, dini veya cinsel nitelikteki müdahaleci düşüncelerle yüksek oranda ilişkilidir.
  • Temizleme faktörü: Kirlenmeye ilişkin takıntılar ve temizlikle ilgili kompulsiyonlarla yüksek düzeyde ilişkilidir.
  • Biriktirme faktörü: Yalnızca biriktirmeye bağlı obsesyon ve kompulsiyonları içermektedir.

Bazı OKB alt tipleri, aynı zamanda nörogörüntüleme bulguları ve tedavi yanıtına göre de ayırt edilir. Ancak nörogörüntüleme çalışmaları yeterince kapsamlı değildir.

OKB, nöropsikolojik açıdan homojen bir bozukluk olarak kabul edilse de belirtilerin çoğu, eşlik eden bozuklukların sonucu da olabilir . Örneğin, OKB\\\’si olan yetişkinler, OKB\\\’si olmayan yetişkinlere göre daha fazla dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve otizm spektrum bozukluğu (ASD) semptomları sergilemiştir.

OKB\\\’si olan çoğu kişi düşüncelerinin, takıntılarının ve endişelerinin gerçeklikle örtüşmediğini anlar. Ancak bu fikirlerin doğru ya da gerçekçi olmadığını fark etmek kompulsiyonları  engellemez. Örneğin, kompülsif istifçilik yapan bir kişi, bu tür bir davranışın entelektüel düzeyde mantıksız olduğunu kabul etmesine rağmen, biriktirici liğe devam eder. Biriktirmenin OKB\\\’den bağımsız bir sendrom olarak kabul edilmesi konusunda tartışmalar vardır.

Başlangıç ​​nedenine ilişkin olarak araştırmacılar da vardır. Bu araştırmalara göre, hastaların yaklaşık %30\\\’u çevresel bir faktörün hastalığın başlanmasında etkili olduğunu söylemiştir. 

Tedavi

OKB gidişi uzun süreli ve kroniktir. Ciddi semptomların olduğu dönemler ve ardından iyileşme dönemleri vardır. Tedavi amacı, işlevsellik yeteneğini ve yaşam kalitesini artırmaktır.

OKB tedavisi:

  • Bilişsel davranışçı terapi (BDT),
  • Metakognitif terapi gibi psikoterapiyi ,
  • Antidepresanlar gibi farmakoterapiyi veya
  • Derin beyin stimülasyonu gibi cerrahi prosedürleri içerebilir.

BDT, üzerine gitme ve tepki engelleme gibi davranışsal teknikleri içerir. Ek olarak obsesif düşüncelerin anlamını daha az tehdit edici biçimde algılamak için bilişsel teknikler içerir. Böylece hastada sorumluluk algısı azalır. OKB tedavisinde ve nükslerin önlenmesinde etkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Metakognitif Terapi

Metakognitif terapi, BDT’den farklıdır. Çünkü sosyal ve fiziksel algıyla bağlantılı inançlara odaklanmaz. Ya da başkaları ve çevre ile ilgili düşüncelere de odaklanmaz. Bunun yerine, kişilerin bu düşüncelerine yanıt verme biçimlerini inceler. Gerçekliğe dair hatalı ve işlevsiz düşüncelere kaynak olan üst bilişler vardır. Metakognitif  yöntem hatalı zihinsel süreci yöneten bu üst bilişleri ele alır. Böylece kişinin iyileşmesine engel olan yanlış inanışlarını değiştirmek ve metakognitif farkındalık oluşturmak mümkündür. Böylelikle bireyin kendi düşüncelerine karşı tepki verme şekli iyileşir.

İlaç Tedavisi

Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI\\\’lar), tedavide en sık kullanılan antidepresanlardır. OKB\\\’de depresyon tedavisine göre ilaç dozları daha yüksektir. Ancak daha yüksek dozlarda yan etki şiddet ve sıklığı da artar. Yaygın olarak kullanılan SSRI\\\’lar arasında sertralin, fluoksetin, fluvoksamin, paroksetin, sitalopram ve essitalopram bulunur. Bazı hastalar, en az iki ay boyunca birden fazla SSRI yüksek dozlarda kullanıldığında bile iyileşme göstermez. Bu vakalar tedaviye dirençlidir. Bu durumda klomipramin veya atipik antipsikotik takviyesi gibi ikinci basamak tedavi gerekir.

\"\\"\\"\"/

Alışveriş Sepeti
× Nasıl yardımcı olabilirim?